6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve milyonlarca insanın yaşamını derinden etkileyen bu felaket, afetlere karşı hazırlıklı olmanın ve hayatın devamı için önlemler almanın önemini bizlere bir kez daha hatırlattı.
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkan Yardımcısı Emine Feray Sezgin, TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar ve TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı, 4-5 Şubat 2025 tarihlerinde 6 Şubat 2023 depremlerinin 2. yıldönümü vesilesiyle depremden büyük yara alan Kahramanmaraş ve Hatay illerini ziyaret etti. Ziyaret kapsamında 4 Şubat 2025 Salı günü Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO), 5 Şubat 2025 Çarşamba günü ise Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ev sahipliğinde depremlerinin ikinci yıldönümü kapsamında “Sigortacılar ve İş Dünyası Buluşuyor” panelleri düzenlendi. Türkiye Sigorta Birliği, DASK Yönetim Kurulu ve sigorta sektörünün önde gelen temsilcilerinin yer aldığı etkinliklerde, sigorta sektöründeki güncel gelişmeler, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri ele alındı.
TSB Başkanı Uğur Gülen, depremin ikinci yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, geride kalanlara dayanışma ruhuyla destek olmaya devam ediyoruz. Sigorta sektörü olarak tüm paydaşlarımızla birlikte 6 Şubat 2023 tarihinden bu yana depremin derin izler bıraktığı 11 ilimize yönelik üzerimize düşenleri eksiksiz yerine getirme gayreti ile çalıştık çalışmaya devam ediyoruz. Söz konusu illerimizde sosyal ve ticari hayatın devletimizin büyük destekleriyle tekrar canlanıyor olduğunu görmek bizleri mutlu ediyor. Bunun yanında her zaman dile getirdiğimiz gibi sigortanın yaşamın yeniden inşa sürecinde sadece maddi kayıpları telafi etmekle kalmayıp, ekonomik istikrarın korunmasına kadar geniş bir alanda kritik bir rol oynuyor. Sigorta sektörü olarak, Türkiye’yi daha dayanıklı bir geleceğe taşıma sorumluluğumuzu kararlılıkla yerine getireceğiz." dedi.
Deprem Reform Ajandası: Daha Dayanıklı Bir Gelecek
Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de, özellikle olası bir Marmara Depremi’ne karşı hazırlık yapmanın hayati bir öncelik olduğunu belirten Gülen, TSB olarak bu kapsamda hayata geçirdikleri Deprem Reform Ajandası projesini şu sözlerle anlattı: "Bu proje ile hanelerin ve iş yerlerinin doğru teminat çözümleriyle depreme hazır hale gelmesini hedefledik. Ayrıca, belirlediğimiz yeni girişimleri karar vericilerin gündemine alınması için bir yol haritası oluşturduk ve bunu SEDDK ile paylaştık. Bu ajanda sayesinde ürün ve servis geliştirme, fiyatlama, dağıtım kanalları ve ekosistem ortaklıkları temelinde aksiyonlar belirleyerek sigorta sektörünün ülke ekonomisine katkısını artırmayı hedefliyoruz."
Eksik Sigorta Sorunu ve Güçlendirilmiş Reasürans Sistemi
6 Şubat depremleri, sigorta sistemimizin iyileştirilmesi gereken alanlarını da ortaya koydu. Gülen, özellikle eksik sigorta probleminin dikkat çekici bir çıkarım olduğunu belirterek, "Bu felaket, ihtiyari deprem teminatının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Şirketlerimiz Maraş depreminden çıkan dersler ile olası bir Marmara depremi için daha yüksek reasürans korumaları satın aldılar ve kapasitelerini arttırmaya devam ederken, sigorta ürünlerinin içerik ve yapısını, deprem riskinin daha yüksek oranda korunması için geliştiriyorlar. " dedi.
TSB Başkanı, sigorta sektörünün deprem sonrasındaki titiz çalışmalarıyla Türkiye’yi reasürörler için güvenilir bir iş ortağı olarak konumlandırdığına dikkat çekti. "Deprem bölgesinde DASK harici toplam 75 milyar TL’lik tazminat ödemesi sektörün bu büyük felaketin yaralarını sarmadaki önemini ortaya koymuştur. Bu hasarın %95’i reasürans şirketleri tarafından karşılanmış, sektörün finansal dayanıklılığı bir kez daha kanıtlanmıştır." ifadelerini kullandı.
Sektörümüzün düzenleyici kurumu SEDDK'nın son dönemde sektördeki istikrarı ve güvenliği artırıcı adımlarının, olası yeni depremlere karşı daha güçlü bir sermaye yapısı oluşturmak için büyük önem taşıdığına da değinen Gülen, sigortanın sadece bir lüks değil, yaşamın vazgeçilmez bir parçası olduğunu bir kez daha hatırlattı.